Araştırmalar, hayatımızın büyük bir bölümünü geçirdiğimiz kapalı alanlarda, hava kalitesinin sağlığımız üzerinde büyük bir etkisi olduğunu gösteriyor. Sağlığımıza zarar veren çeşitli gazlar ve partikül ölçekli kirleticilerle kirlenen, havasız ve kokulu ortamlar sağlıksız olmasının yanı sıra konforun ve performansın düşmesine de sebep oluyor. İç hava kalitesi yüksek mekanlarda ise; verimlilik artıyor, odaklanma ve hatırlama gibi zihinsel işlerde başarı yükseliyor.

 

Gözlerde yanma, nefes alma güçlüğü, astım, deride kızarıklık, öksürük, nezle, alerjik hastalıklar, baş ağrısı, yorgunluk ve hava yoluyla bulaşan hastalıklardaki artış gibi kronik ya da sonradan ortaya çıkan sağlık sorunlarına, yetersiz hava kalitesine sahip kapalı mekanların sebep olduğu pek çok araştırmayla kanıtlandı.

İç mekan havasındaki kirlilik düzeyi, dış ortama nazaran -genellikle- 2 ile 5 kat, bazı durumlarda ise 100 kata kadar daha yüksek olabiliyor. Bu da iç hava kalitesinin, sağlık açısından önemli etmenler sıralamasında ilk sıralarda yer almasına sebep oluyor.

Akut semptomlar kolaylıkla teşhis edilebilirken düşük iç hava kalitesinin sebep olduğu hastalıkların nedenleri, genellikle, ilk aşamada teşhis edilemiyor. Yapılan araştırmalar, bu sağlık sorunlarının yarısından fazlasının yetersiz ya da uygun olmayan havalandırma veya ısıtma-soğutma ve iklimlendirme sistemi eksikliklerinden kaynaklandığı kanıtlıyor.

Kesin olarak tanımlanamayan ve sebebi belirlenemeyen sağlık sorunlarının bir kısmı bugün, hasta bina sendromu olarak tanımlanıyor. Hasta bina sendromu, kullanıcı sayısı yüksek binalarda karşılaşılan baş ağrısı, yorgunluk, gözlerde, burun ve boğazlarda tahriş gibi belirtilerin, üçte ikilik kısmının kökenini oluşturuyor. Bir sağlık sorununun hasta bina sendromu olarak tanımlanabilmesi için, belirtilerin kişilerin binayı terk etmesiyle azalması ya da yok olması bekleniyor.

İç Mekanda Hava Kirliliğine Neden Olan Etmenler

Kapalı alanlarda çok sayıda hava kirleticisi bulunuyor. Kirlilik düzeyi binadan binaya değiştiği gibi odadan odaya da değişebiliyor.

İç hava kalitesini genel olarak karbondioksit, su buharı, ozon formaldehit, uçucu organik bileşenler gibi dış ortamdan kaynaklanan kirleticiler; mantarlar, virüsler, bakteriler; radon ve elektromanyetik radyasyon, bina yapımında kullanılan malzemeler düşürüyor.

Kapalı alanda sigara içilmesi, kullanılan temizlik malzemeleri ve yemekler sebebiyle havaya karışan kimyasal maddeler ve partiküllerin yanı sıra mobilya ve tekstil ürünleri de iç hava kalitesini düşüren etkenler arasında yer alıyor.

İç mekan hava kalitesini iyileştirmek için;

İç hava kalitesini iyileştirmenin en etkili yollarından biri kirlilik kaynaklarının tespit edilmesi, bu kaynakların ve /veya yaydıkları emisyonların azaltılmasıdır. Ayrıca dış ortam ile iç mekan arasındaki hava sirkülasyonu artırılmalıdır.

Sağlıklı ve güvenli bir iç mekan oluşturmak için iç hava kalitesinin yanı sıra mobilya ve diğer eşyaların üretiminde kullanılan malzemelerin sağlıklı olması; mekanın akustik kalitesi, aydınlatma kalitesi ve ortamın ısısı da büyük önem taşımaktadır. Sağlıklı bir ortam, ancak tüm bu bileşenlerin dengeli bir şekilde kurgulanmasıyla elde edilebilir.